1 Nisan 2016 Cuma

Aile Şirketlerine Nasihatler


Yakın akrabaların (eşler, kardeşler, çocuklar, torunlar, yeğenler, kuzenler…vb) hissedar olduğu veya olacağı aile şirketlerinde sürdürülebilir büyüme planı ve kurumsallaşma çabaları olmazsa bir süre sonra şirket de dağılır, aile de. Türkiye’de ve dünyada bir zamanlar ortak olan, ama şimdi kanlı bıçaklı küs olan pek çok parçalanmış aile vardır. Aile şirketi sahipleri işleri idare etmenin yanı sıra kurumsallaşmaya ve sürdürülebilir büyüme planına da odaklanmaları gerekir. Veliahtlar onların bu çabalarından çok etkilenecektir. Vizyonu, hedefleri, planları olan bir aile şirketi kısa sürede kurumsallaşır ve tüm aile fertlerinden en yüksek verimi alır.  

 

…………………….

 

Patronlar çocuklarının aile şirketlerine kolayca ve kendiliğinden adapte olacağını sanır. Maalesef çocuklar da aile şirketlerine girince çok başarılı olacaklarını düşünürler. Oysaki; emek vermeden hiçbir şey olmaz. Patronlar yanında çalışacak çocuklarını işe alıştırmak için plan yapmalı ve zaman ayırmalıdır. Baba, aile şirketinde işe başlayacak çocuğuna işi nasıl öğreteceğini, işi nasıl sevdireceğini, işte kendisini nasıl var edeceğini önceden düşünmeli ve kurgulamalıdır. Bismillah diyerek çocuğu aile işinde işe başlatmak maalesef işe yaramıyor. 

 

…………………….

 

Toplantı kültürü olmayan patronun çocukları da şirkette toplantı yapmaz.

 

“Ben her şeyi bilirim” edasıyla çalışan ve yöneticilerine danışmayan patronun çocukları da kimseye (hatta babasına bile) danışmadan iş yapmaya kalkışır.

 

İstişare, beyin fırtınası, ufuk turu gibi teknikleri kullanarak çalışanlarının fikirlerini almayan patronların çocukları da kararları babaları gibi tek başına (sadece kendi aklını kullanarak) verir.

 

Çalışanlara kaba davranan patronların şirkette çalışan çocukları da çalışanlara saygısızca davranır. Çalışanlardan şikayet gelince de baba çocuğunu herkesin içinde azarlar. Ulu orta azarlanan çocuğun babasına da, çalışanlara da, ailesine de, halka da saygısı azalır.

 

Aile şirketlerinde baba, çocuklar için rol modeldir. İyi eğitim almamış, başka şirketlerde çalışmamış çocuklar babalarının yönetim tekniklerini kullanırlar. Babalarının yönetim şeklinin üzerine bir şey koyamadıkları gibi, babalarının yönetim modelini de yanlış uygularlar. Çocuklarınızın sizden daha iyi yönetici, sizden daha iyi lider, sizden daha iyi işadamı olmasını istiyorsanız önce onlara iyi rol model olun, sonra iyi eğitim almalarını sağlayın, bir de başka şirketlerde çalıştıktan sonra aile şirketinde işe başlamalarını sağlayın.

 

…………………….

 

Bir de yukarıdaki örneğin tam tersi vardır. Baba çocuklarına karşı işte öyle otoriterdir ki; çocuklar işte inisiyatif almaktan çekinir. Sadece babasının veya yöneticisinin verdiği işleri yapar. Özgüveni yoktur. İşe hayalet gibi gelir, kimseye görünmeden çalışır, hayalet gibi gider. Bu durumu çalışanlar arasında alay konusu olur. Sonuçta çocuk daha da içine kapanır, babasıyla mümkün olduğunca bir araya gelmez. Baba da oğlunun işi yönetemeyeceğini düşünür ve sittin sene işin başından ayrılmaz. Başka babalar işlerini 50 yaşında evlatlarına devrederken, bu babalar 50 yaşına gelmiş evlatlarına işi devredemez. Üstelik işi babalarından devralmış evlatları da kendi evladına örnek göstererek serzenişte bulunur. Halbuki balık baştan kokar. Doğru öz eleştiri yapabilse 30-40 yaşına gelmiş evladının (evlatlarının) neden işlerin başına geçmediğini görebilir.

 

…………………….

 

Akraba olduğunuz için birbirinize aşırı güveniyorsunuz. Ama bu güven birbirinize hesap vermeyi ve hesap sormayı bırakmanızı gerektirmez. Akraba olsun olmasın tüm ortaklar yaptıkları faaliyetler, aldıkları kararlar ve yaptıkları harcamalar konusunda (öncesinde ve sonrasında) birbirlerini bilgilendirmeleri ve istişare (görüş alışverişi) yapmaları gerekir. Bunu da makam odalarında değil, toplantı odalarında yapmalıdırlar. Sadece sözlü değil, yazılı ve sunumlu olması daha etkili olur.

 

…………………….

 

 

“Bizim aile bağlarımız o kadar güçlüdür ki asla iş yüzünden, gelir paylaşımı yüzünden kavga etmeyiz” diyen aile şirketi sahibi; bu tezine çok güvenme, senin gibi düşünüp de görev dağılımı, kar dağılımı, maaş farkı, otomobil farkı, oda farkı, incir çekirdeği farkı gibi konular yüzünden dağılan pek çok aile şirketi ve aile var. Her zaman ortaklarına (akrabalarına) adil davranıp davranmadığını sorgula. Ortaklarına daima “aramızda adil olmayan bir iş/görev/sorumluluk/gelir” paylaşımı var mı diye sor.

 

…………………….

 

Bazı aile şirketlerinin tepesindeki aile fertleri işteki diğer aile fertlerinin mutsuzluklarını ve huzursuzluklarını görmez veya görmezden gelir. Ailedeki kaynamayı fark edemeyen, sorunları küçükken çözmeye yanaşmayan büyükbaş patronlar, aslında içten içe ortaklığın bitmesini istiyor olabilirler.  Hissedar olan aile fertlerine mobbing (yıldırma) uygulamak yerine, medeni bir şekilde ayrılmayı konuşmak daha iyidir. Böylece aile şirketi ikiye ayrılır ama aile dağılmaz. 

 

…………………….

 

Kardeşlerin ortak olarak iyi geçinmeleri, onların çocuklarının birbirleriyle ve kuzenleriyle iyi geçinmelerin garanti etmez. Ortaklık yapan kardeşler çocuklarının ve torunlarının birbirleriyle işte ve dışarda iyi geçinmelerini istiyorlarsa onlara eşit fırsatlar ve eşit kurallar sunmalıdırlar. Büyükbaşlar adil olmazsa küçükbaşlar birbirleriyle geçinemez. Aile şirketlerinin huzurlu çalışabilmesi ve yıllara meydan okuyabilmesi için en önemli araç adalettir. Bunun da en kolay ve kabul edilebilir yolu Aile Anayasası’dır. Aile Anayasası sayesinde çocuklar ne yaparlarsa ne kazanacaklarını (taktir, terfi, mevki, zam, hisse…vb) ve kaybedeceklerini bilebilirler. Bir aile şirketinde adalet büyükbaşların keyfine bırakılırsa aile fertleri arasındaki ilişkiler bozulur.

 

 …………………….

 

Anadolu’da pek çok şirket erkek kardeşler tarafından kurulmuştur. Bu kardeşler gerçekten büyük zorluklara göğüs gererek şirketlerini var etmiş ve büyütmüşlerdir. Bu mücadele onların çoğunu stresli, sinirli, acımasız, hoşgörüsüz hale getirmiştir. Özellikle de işe başlamış çocuklarına karşı böyledirler. Bu şirketlerde işe başlayan aile fertleri yorum yapamaz, öneri getiremez ve siner. İşe gelmek istemezler, işteyken ortalıkta gözükmek istemezler. Sorumluluk almaktan çekinirler. Zamanla kendini etkisiz eleman olarak göremeye başlar ve hakikaten de etkisiz eleman olurlar. Babalar ise çocuklarının etkisiz eleman olmalarına çıldırır. Çocuklarına sürekli bağırmaya başlarlar, ceza olarak da maaşlarını az tutarlar. Çocuklarını azarlayınca, harçlıklarını kısınca düzeleceğini zannederler. Oysa onlar düzelmek yerine başka yollara saparlar. Babalara tavsiyem; Az verme hırsız olur, çok söyleme arsız olur.

 

…………………….

 

Yeni kuşakları anlamamakta ısrar etmenin bir faydası yok. Ne baba olarak ne de aile şirketinin sahibi olarak. Çocuklarınızın sizi anlamasını beklemeyin, doğrusu; sizin çocuklarınızı anlamaya çalışmanız ve işlerinizi çocuklarınızı düşünerek kurgulamanızdır. Böyle yaparsanız çocuklarınız işe ve aile şirketine adapte olabilir.  

 

…………………….


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dokuz Kusurlu Hareket (2)

Aile şirketlerinde ortaklar ve onların veliahtları arasına kara kedi sokan, ortaklığın sonlanmasına, aile şirketinin dağılmasına, aile içind...