Bildiğiniz gibi; aile şirketi, aile bireylerinin bir araya
gelerek kurduğu ve yönettiği bir işletme türüdür. Pek çoğu küçük işletmelerdir
(örneğin KOBİ’lerin çoğu böyledir), ama dev aile işletmeleri de vardır. Ford,
Walmart, Samsung, Koç Holding, Eczacıbaşı bunlara örnektir.
Aile şirketlerinin kurumsal şirketlerden en belirgin farkı,
işletme kararlarının aile ilişkilerinin de bir parçası olmasıdır. Bu şirketlerde, aile üyeleri arasında sıkı
bağlar ve ortak hedefler söz konusudur. Ancak, bu bağlar ve hedefler zaman
zaman zorluklar yaratabilir. Aile içi çatışmalar, iş başarısını olumsuz
etkileyebilir.
Bu makalede, aile şirketi ortaklarına ve veliahtlarına, iş
ilişkilerini ve aile bağlarını güçlü tutabilmeleri için çeşitli öneriler
sunacağım.
Aile şirketlerinin en büyük avantajı, güven ve bağlılık
üzerine kurulu olmalarıdır. Aile bireyleri arasında yüksek bir güven vardır ve
bu da karar alma süreçlerini hızlandırır. Güçlü aile ve akrabalık bağları,
ortaklar arasındaki dayanışmayı artırır, aile şirketlerinin zorluklarla baş
etmesini kolaylaştırır. Aile üyeleri
arasında duygusal bağlar, bu grupların kararlılık, dayanıklılık ve hızlı
hareket kabiliyetlerini artırır.
Ama zamanla aile bağları zayıflayabilir, kişisel çıkarlar,
ailesel kayırmalar, evlat kayırmaları, inatlaşmalar, kırgınlıklar aile
şirketinin hissedarları ve veliahtları arasındaki ilişkileri bozabilir. Bu da aile
şirketinin dağılmasına, ailelerin birbirine küsmesine neden olabilir. Hatta
dağılma sonrasında mal paylaşımı anlaşmazlığı yüzünden kardeşler, kuzenler,
yeğenler arasında yıllar sürecek davalar olabilir. Bu süreçte aile şirketine
kayyum atanabilir veya aile şirketi çalışamaz hale gelebilir. Hatta ve hatta
birbirine kin ve nefret beslemeye başlayan eski ortaklar, yakın akraba
olduklarını, aynı atadan türediklerini unutarak düşmanlaşabilir ve birbirlerine
fiziksel zararlar bile verebilir. Medyada buna benzer pek çok haber
okumuşsunuzdur. Bizim başımıza gelmez demeyin. Özen göstermezseniz sizin de
başınıza gelebilir. (Dost acı söyler)
Bu nahoş sonuçların yaşanmaması için aile fertleri aklını
başına almalı, birbirlerine karşı anlayışlı ve sabırlı davranmayı şiar
edinmelidirler. Aile bağlarını zedeleyecek davranışlardan uzak durmalıdırlar.
Tutumlarında, sözlerinde ve kararlarında aileyi huzursuz edecek noktalara yer
vermemelidirler.
Her ailede zaman zaman küslükler, kırgınlıklar, kızgınlıklar
olabilir. Önemli olan bunların kronikleşmemesi, büyümemesidir. Eğer aile
şirketinizin uzun ömürlü olmasını istiyorsanız ortaklarınıza ve onların
veliahtlarına veya ileride ortak olacağınız kuzenlerinize ve yeğenlerine karşı
böyle kötü duygular beslemeyin. Bu duygulardan erkenden sıyrılamazsanız kine ve
nefrete dönüşür. Ki bu da aile şirketinin yönetimini çıkmaza götürebilir.
Aile bireyleri arasındaki uyum, iş kararlarının alınmasında,
şirketin büyümesinde ve sürdürülebilirliğinde kritik bir rol oynar. Uyumlu
insan olmaya çalışın. Ortamı geren olmayın. Konuları yokuşa süren olmayın.
Olmazcıbaşı olmayın. (Hıyaroğlu olmayın, Uyaroğlu olun.)
Hırsınıza ve içinizdeki liderlik aşkına da yenilmeyin. Ön
plana çıkmak için dominant olmayın. Yaşınız büyük diye liderlik taslamayın. Eğitiminiz,
bilginiz ve tecrübeniz diğerlerinden daha çok diye kibirli olmayın, daha
isabetli kararlar alıyorsunuz diye ortaklarınızı küçümsemeye kalkmayın. Yüksek
sesle, sinirli tonla konuşup ortaklarınızı etkilemeye/sindirmeye çalışmayın. Bu
tavırlar sadece onları kendinizden uzaklaştıracaktır. Ayrıca beyin fırtınası
yapmanızı engelleyecek, toplantılardan ortak akılla alınmış kararlar
çıkmayacak, sadece sizin istediğiniz kararlar çıkacaktır. Bu da ortaklığın
temelini sarsacak, aile şirketinin dağılmasına neden olacaktır. Unutmayın; söz
hakkınız da oy hakkınız da hisseniz kadar olmalıdır.
Aile şirketinin hissedarıysanız öncelikle yumuşak huylu
olmaya çalışın. Ailenin tüm fertlerini kucaklayacak bir stiliniz olmalı.
Ortaklarınız ve şirkette çalışan tüm aile fertleri çekinmeden sizinle
görüşebilmeli, size danışabilmeli, sizden bir şeyler öğrenebilmeli.
Güven, aile şirketlerinde en önemli unsurlardan biridir.
Düzenli iletişim, şeffaflık ve karşılıklı saygı bu güvenin temel taşlarıdır.
Ortaklar arasında güven oluşturmak için her bireyin sözlerine ve eylemlerine
dikkat etmesi gerekir. Ayrıca, dürüstlük ve sadakat de bu güvenin temel
unsurlarıdır. Ortakların birbirine güven duyması, şirketin genel başarısını
artırır.
Güveni sarsacak eylemlerde bulunmayın. Ortaklarınıza haber
vermeden şirket için kararlar alıp eyleme sokarsanız, aldığınız karar ne kadar
doğru olursa olsun ortaklarınızın güvenini kaybedersiniz. Ben yaptım oldu,
demeyin. Şirketin kaderini etkileyecek veya bütçesini sarsacak konularda
mutlaka ortaklarınızla istişare yaparak karar alın.
Ortaklarınızdan gizli şahsınıza ev, arsa, araba almayın,
mülk edinmeyin. Almadan önce haber veri, paranın kaynağını da açıklayın.
Şirketin eskiyen demirbaşlarını, hurdalarını kendi başınıza, haber vermeksizin
satmayın. Buradan elde edilen gelirleri şeffaf bir şekilde gösterin ki,
kimsenin aklında şüphe kalmasın. Güven böyle kazanılır. Unutmayın; sinek
ufaktır ama mide bulandırır.
Aile şirketinin sahipleri olarak birbirinizi
bilgilendirmekten geri durmayın. “Ne var canım, benim kötü niyetli
olmadığımı bilirler” demeyin. Önce haber verin sonra eyleme geçin. Aksi
taktirde ortaklarınızın güvenlerini sarsarsınız.
Ortaklarınızın arkasından dedikodu ve eleştiri yapmayın. Ne
söyleyecekseniz usturuplu bir şekilde yüzüne söyleyin. Yapıcı eleştiri
yapmaktan korkmayın, eleştirilmekten de çekinmeyin.
Aranızdaki anlaşmazlıkları büyütmeyin. Anlaşmazlık
durumlarında konuyu 3-4 ay sonra konuşmak üzere rafa kaldırın. Anlaşmazlık
sonrasında küsmeyin, tam aksine anlaşmazlık yaşadığınız ortağınızla başka
konular hakkında konuşarak olgunluğunuzu sergileyin. İki ortağın yaşadığı
anlaşmazlığa diğer ortaklar objektif yaklaşmalı, tarafları rencide etmeden
çözüme odaklanmalı, arabulucu olamaya çalışmalıdır. Asla anlaşmazlığı
köpürtmemelidirler. (Özellikle de aile şirketlerinde yer almayan eşler,
gelinler ve damatlar, anlaşmazlıkları köpürtmemeli, yangına körükle
gitmemelidirler. Yatıştırıcı ve birleştirici olmalıdırlar. Kıskançlıklar,
dedikodular aile şirketlerinin temelini kemirir. Eşler, gelinler, damatlar
refah içinde yaşıyorsa aile şirketinin getirisi sayesindedir. Bindikleri dalı
kesmek istemiyorlarsa aileye huzur vermeleri, ortaklar arasına ve kuzenler
arasına nifak sokmamaları gerekir.)
Aile şirketinin nesiller boyu devam etmesi isteniyorsa, “bana
nasıl davranılıyor” perspektifinden “ben nasıl davranıyorum”
perspektifine geçilmelidir. Size yaşatılan olumsuzluklara odaklanmak yerine
sizin yaşattığınız olumsuzluklara odaklanmalısınız. Elbette bu öz farkındalıkla
ilgilidir, bencil olmamakla ilgilidir, empatiyle ilgilidir, olgunlukla
ilgilidir. Eğer öz farkındalığınız düşükse, bencilseniz, empati kuramıyorsanız,
olgunlaşamadıysanız diğer ortakların ve veliahtların penceresinden bakamayacak,
hep kendinizi haklı göreceksinizdir. Bu yaklaşımınız da aile bağlarınızı
zayıflatacaktır.
Hissedarlar (ortaklar) her hafta toplanmalı, şirkete ve
aileye dair konuları ele almalıdır. Birbiriyle akraba olan hissedarlar bu
toplantılarda şirkete dair konuları ele aldıkları kadar aileye dair konuları da
soğuk kanlılıkla ve anlayışla ele alıp, sonuca (karara) ulaştırmalıdırlar.
Aile şirketlerinde aile fertleri arasında çıkan
huzursuzluklardan biri de aile fertlerinin aile şirketlerinde olup bitenden
haber olamamalarıdır. Özellikle veliahtlar babalarının iş ve aile için aldığı
kararları çok sonradan öğrenmekten şikayetçidir. Haklıdırlar da, ileride
bayrağı devralacak veliahtları iş ve aile kararları hakkında ilk elden
bilgilendirmeniz, hatta bu kararları almadan önce onların da fikirlerine
başvurmanız aile bağlarını daha da güçlendirecektir. Bu yüzden hissedarlar
kurulu toplantılarınızın gündemi ve kararları hakkında onları
bilgilendirmenizde fayda vardır.
Hissedarlar her üç ayda bir veliahtları ile toplanmalı,
onlarla birlikte şirketin ve ailenin dünü, bugünü ve yarını hakkında
değerlendirmeler yapmalıdır. Veliahtlar bu toplantılarda kişisel gelişimleri
hakkında babalarını ve kuzenlerini bilgilendirirken, ortaklar da şirketin
gelişimi hakkında veliahtları bilgilendirmelidir. Bu toplantılarda aile
bağlarını güçlendirecek etkinlik ile bilgi ve becerileri artıracak eğitimler de
olmalıdır. Bu toplantılar yeni kuşağı geleceğe hazırlamak için önemlidir.
Şirketi devredeceğiniz kuşağa mesajlarınızı, nasihatlerinizi, vizyonunuzu, aile
değerlerinizi, yönetim kültürünüzü aktaracağınız bu toplantıları aksatmadan
rutin bir şekilde yapmanız gerekir. Bu
toplantı şirket dışında bir mekanda olabilirse ve sabahtan akşama kadar sürerse
daha etkili olur. Toplantının gündemi önceden belirlenmeli ve mutlaka iyi
hazırlık yapılarak toplantıya girilmelidir. Bu toplantılar birinci nesil ile
ikinci nesil arasındaki bağları güçlendirecektir.
Aile şirketleri yılda bir defa da hissedarlar eşlerini,
evlatlarını, gelinlerini, damatlarını ve torunlarını bir araya getirdikleri
büyük toplantı yapmalıdırlar. Bu toplantılar hafta sonu bir tatil
yerinde/otelinde olabilirse iyi olur. Aileye, şirketler, yapılan işler hakkında
bilgi verilmesi, geri kalan zamanda da eğlenceli etkinliklere ve eğitimlere yer
verilmesi aile bağlarını güçlendirecektir.
Aile şirketlerinin nesiller boyu devam etmesi isteniyorsa
aile bağlarını güçlendirmeye önem gösterilmesi gerekir. Sadece şirketine
odaklanan, ailenin duygu ve düşüncelerine önem vermeyen hissedarlar aile
şirketinin sonraki nesilde dağılacağından emin olabilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder